31 Ekim 2014 Cuma

Evrim Teorisi, Darwin Ailesi ve Gizli İlişkiler



Evrim teorisi geçtiğimiz yüzyılda pek çok bilimsel argüman içerisinde kullanıldı. Özellikle biyolojik olarak canlılığın temel kökenini ortaya koymak için Charles Darwin tarafından derlenerek, doğal seleksiyon ve yaşam mücadelesi gibi kavramlar ile taçlandırılarak hazırlanan bu teori aslında yaklaşık 100 yıl boyunca bilim çevrelerini sahte deliller veya göz yanıltmaları ile, çeşitli akademik çevreler tarafından temel olarak olarak görüldü. Oysa bu hipotez paçavrasının ne bilimsel bir temeli vardı, ne de tarihteki kronolojik sıralamada gerçeklik yeri vardı.



Bu yazımızda sizlere evrim düşüncesinin oluştuğu Antik Yunan dönemini, Darwin ailesinin evrim düşüncesine neden önem verdiğini ve Darwinist düşüncenin günümüz yüzyılında neden geçerliliğini yitirmeye başladığını anlatacağız. Bu teori aslında sadece bilimsel bir çerçeve içermez. Bunu yazımızı okuyunca daha iyi göreceksiniz.



Evrim – Antik Yunan : İlkel Çorba Safsatası



Tanrı inancı, insan oğlu var olduğu günden süre gelen bir inançtır. Tanrı’ya çeşitli biçimlerde inanışlar olmuştur. Tabi çeşitli ritüelleri ve hurafeleri Hak Din’de var olan Tek Tanrı inancı ile kıyaslamak doğru olmaz. Farklı türde hurafelerde bulunan Tanrı anlayışı her zaman insan oğlunu farklı yönlere ötelemiştir. İnsan oğlu sonsuz akla sahip Tek Tanrı’ya göre programlıdır. Hurafelerin, dogmaların getirdiği bağnaz Tanrı inançları, her zaman insanları farklı düşüncelere iter.



Evrim düşüncesi de bu yüzden doğmuştur. Çeşitli hurafelere karşılık, o dönemde canlılık, çeşitli sebepler ile oluşmalıydı. Çünkü Antik Yunan’da bulunan determinist görüş, her şeyin birbirinden kaynaklanan bir sebepsel ilişkiden oluştuğunu düşünüyordu. O halde canlılık Antik Yunan filozoflarına göre determinist bir zincir izlemeliydi. İşte bu nokta da evrim görüşü ortaya çıktı.



Canlılık o dönemdeki anlayışa göre basit bir şekilde başlayabilirdi. Cansız moleküller rahatlıkla bir araya gelebilir ve ilk canlı hücreyi oluşturabilirdi. Bu canlı hücre zaman içerisinde bölünüp çoğalarak, milyonlarca yıl içerisinde evrimsel süreci tetikleyen ana konu olabilirdi. Ancak gerçekten canlılık, oluşmak için bu kadar basit miydi? Antik Yunan’daki evrimcilere göre bundan kolay ne vardı. Hücre ilkel çorba içerisinde oluşabilirdi. Zaten Doğa Ana onlar için her şeyi yönetecekti. Hayat güya Doğa Ana’nın ellerindeydi. Bu sadece bir felsefe idi ve hiç bir bilimsel tutarlılığı yoktu ve -sözümüz onlara- en kötüsü ise bu süreçte ne sözde Tanrılara yer vardı ne de tek ve yüce Tanrı’ya yer vardı (Yüce Allah’ı Tenzih Ederiz)



Darwin Ailesi ve Evrim Teorisi



erasmus darwi Charles Darwin’in dedesi Erasmus Darwin yüksek dereceli bir masondu



Charles Darwin’in dedesi Erasmus Darwin yüksek dereceli bir masondu. O dönem içerisinde masonluk içerisinde hakim olan ateist düşünce, başlangıçta dindar bir yapısı bulunan ve ortalama bir düzeyde biyoloji bilgisi olan Charles Darwin, dedesi, babasından etkilenerek canlılığın kökeni konusunda çeşitli düşüncelerden etkilenerek yola çıkan Charles Darwin, uzun yıllar Galapagos adaları ve farklı yerlerde gözlem yaptı.



Gözlemlerini ve fikirlerini evrim düşüncesi ile harmanlayarak hazırlamış olduğu “Türlerin Kökeni” isimli kitapta belirten Charles Darwin, doğada güçlü olanların ayakta kaldığı ve zayıf kalanların elendiği bir sistemin insanlar içinde mümkün olacağını anlatmaya çalıştı. Sadece gözlemlerden yola çıkan ve çeşitli çizimleri temel alan bu düşünce, daha sonraki yıllarda Hitler ve Marx gibi kişilere fikri zemin olacaktı.



Günümüzde Evrim Teorisinin Çöküşü



1900’lü yıllar ilerledikçe, yapılan çeşitli bilimsel çalışmalar, hep canlıların evrim ile geliştiği düşüncesini yalanladı. Mendel’in kalıtım kanunları, paleontolojik fosil bulguları ve Dna’daki mükemmel bilgi sistemi; canlılığın kendi kendine oluşamayacağını kanıtlamış oldu. Bu da canlılığın mutlaka üstün bir akıl tarafından oluşturulması gerektiği sonucunu bizlere gösterdi.



Evet. Canlılık evrim ile oluşmamış aksine bir anda yaratılmıştı. Dönemlik fosil kayıtları, hücre içerisindeki düzenli ve kompleks işlemler, kendi kendine ilerleyemeyecek düzeyde iyi idi.



Sonuç



Evrim hakkında.com isimli sitemizde evrim teorisi, Darwin ailesi ve bu teorinin oluşum süreci hakkında bilgiler verdik. Bunun yanı sıra günümüzde evrim teorisinin hangi durumda olduğunu sizlere açıklamaya çalıştık. Bir sonraki yazımızda görüşmek üzere. Sağlıcakla kalın!



EVRiM HAKKINDA BENZER YAZILARIMIZ











Evrim Teorisi : İlk Hücre Nasıl Oluştu?

Evrim teorisi, son bilimsel bulgular ve fosil araştırmaları sayesinde artık bir ön kabul olmaktan çıktı.  Evrim teorisini savunanların iddiasına göre bir çamur öbeğindeki cansız maddeler (ki bunlara madde bile diyemeyiz) bir şekilde bir araya gelerek ilk hücreyi ve sonra da yine bir takım tesadüfler eseri bizim gibi nefes alan,...











Evrim Teorisi, Müslümanların Kurtuluş Reçetes...

Evrim düşüncesi ve İslam"ı birbiri ile bağlantılı bir şekilde göstermek isteyenler, tarih boyunca hep süre gelmiştir. Müslümanların aklını çelmek amacıyla, evrim teorisinin Kuran"da bulunduğunu savunanlardan tutun da, Allah"ın canlıları evrim ile yarattığını söyleyenler pek çoktur. Bu yazımızda sizlere evrim teorisini...











Fosil Bilimine Göre Evrim Yok

Evrim teorisinin iddiasına göre canlılar zaman içinde ufak değişiklikler geçirerek birbirlerinden türerler. Eğer bir canlı diğer bir canlıdan türeyecekse örneğin balık zaman içinde sürüngene dönüşecekse (ki bunun milyonlarca yıl süren bir değişim olduğu iddia edilir evrimciler tarafından) bunun toprağın altında bir ta...











Evrim Nedir? Evrim Hakkında Kısa Bilgi

Evrim hakkında çeşitli ansiklopedilerden, kitaplardan, makalelerden, videolardan araştırmalar yaptıysanız; mutlaka bir takım bilgilere sahip olmuşsunuzdur. Biyolojik terminolojide aslında yıllardır süre gelen ve kendine önemli bir yer edinen evrim teorisi hakkında sizlere bu yazıda bazı bilgiler vereceğiz. Evrim teorisi ya da evri...



Evrim Teorisi, Darwin Ailesi ve Gizli İlişkiler

charles darwin sözleri, charles darwin türlerin kökeni, charles darwin türlerin kökeni pdf, darwin evrim teorisi ekşi, darwin evrim teorisi kitabı, darwin evrim teorisi nedir, darwin evrim teorisi pdf

12 Ekim 2014 Pazar

Beynin Mucizeleri


Teknolojinin en gelişmiş ürünleri bilgisayarlardır bildiğiniz gibi ve hayatımızı kolaylaştıran özelliklerine sürekli yenileri ekleniyor. Ama hiçbir bilgisayarın ulaşamadığı ulaşmak bir yana kapsamı ve işlevlerini hala tam olarak anlamayı bile başaramadığımız kusursuz ve süper hızlı bir bilgisayar her insanın vücuduna yerleştirilmiş durumda aslında. Bu bilgisayar tahmin ettiğiniz üzere beynimiz. Beynin mucizeleri diyebileceğimiz özellikler ve faaliyetler nelerdir biraz bunları inceleyelim isterseniz.


İnsan Beyni Mucizeleri


İnsan vücudu en kusursuz ve komplike sistemlerden biridir ve dikkatli bakarsanız bu kusursuzluğu detaylarda görebilirsiniz.  Bu kusursuz sistemin yöneticisi konumunda olan  ve bedendeki tüm çalışmaları yürüten aynı zamanda kontrolünü sağlayan beynimiz hiçbir bilgisayarla kıyaslanamayacak kadar üstün bir donanım ve sisteme sahiptir. Beyindeki yolculuğumuza başlayalım…


Beynin yapısını derinlemesine incelediğimizde , insanın algılayış sınırlarını zorlayan çok sayıda detayla karşılaşırız. Her insanın sahip olduğu bu organın içinde, hiç kimsenin tam olarak algılayıp, kavramayı başaramadığı, Allah’ın bizim için yarattığı çok özel bir hayat vardır. Bu hayatı keşfetmeye başladığımızda ise yeryüzünün en kompleks ve özel canlısı olan insanın yaratılışındaki eşsiz gücü ve aklı gösteren, Allah’ın gücü ve aklını gösteren mucize ile bir kez daha yüz yüze geliriz. Beynin her bir kıvrımı, üzerindeki her girinti ve çıkıntı bir gayeyle yaratılmıştır.


Beynin Oluşumu


Anneden alınan yumurta hücresiyle, babadan alınan sperm hücresinin birleşmesiyle yepyeni bir insanın oluşumunun ilk adımı olan ilk hücre meydana gelir. Bu mucizevi, şaşırtıcı ve olağanüstü gelişimin ilk evresinde hücreler bölünerek çoğalmaya başlar ve zamanla gelişirler. Başlangıçta annenin karnında bir et parçası görünümündeki hücre topluluğu bölünmeyi sürdürerek ve devamında gruplar oluşturarak, ışığa duyarlı göz hücrelerini, acı, tatlı, ağrı, sıcak, soğuğu algılayacak sinir hücrelerini, ses dalgalarını yakalayacak kulak hücrelerini, yenilen yiyecekleri sindirecek sindirim sistemi hücrelerini ve daha birçoğunu meydana getirmeye devam ederler.


Bu insan embriyosunda belirginleşen ilk bölüm merkezi sinir sistemidir ve sonunda beyin ve omuriliği meydana getirir. Otuz beşinci güne gelindiğinde, yetişkin bir insanda bilinçli düşüncenin merkezi kabul edilen beyin kabuğu (korteks) gözle görülebilecek bir hal alır.Bu aşamadan sonra beyin büyümeye başlar artık, bu yıllarca devam edecek olan bir gelişim sürecinin başlangıcıdır.


Embriyonun anne karnındaki gelişiminde 5. haftadan itibaren oluşan omurilikte, oldukça hızlı şekilde saniyede 5.000 adet nöron adlı özel sinir hücresi üretilmeye başlanır. (Science Vie, Mart 1995, sayı: 190, s. 88) Bu bölgede daha sonra beyin oluşacaktır. Doğum kadar bebeğin beynindeki nöronların sayısı yüz milyara ulaşır. (Gerald L. Schroeder, Tanrının Saklı Yüzü, Gelenek Yayınları, çev: Ahmet Ergenç, İstanbul, 2003, s. 118)  Beyin hücrelerinin büyük bölümü embriyonun ilk beş ayı içinde oluşur ve tamamı doğumdan önce beyindeki gerekli konumlarını almış olurlar.


Akla Gelen Sorular


Mucize Hakkında.com olarak burada dikkatinizi çekmek istediğimiz bir nokta var,  gözle görülemeyecek kadar küçük, milimetrenin binde biri büyüklüğe sahip olan nöronların kendi oluşumları başlı başına bir mucizeyken, daha oluşur oluşmaz bir seyahate çıkıyorlar. Peki görev yerlerini onlara kim öğretiyor, güzergahlarını nereden biliyorlar, kapkaranlık bir ortamda üstelik gözleri olmamasına rağmen hangi yöne gideceklerine nasıl karar veriyorlar?  Atomlar ve moleküllerden oluşan hücrelerdir nöronlar. Onların böylesine bir akılcılık içinde yerleşmeleri kendi akıl ve iradeleriyle gerçekleşebilecek bir durum değildir. Tüm bu süreci  yöneten merkez beyin de değildir. Çünkü henüz anne karnındaki embriyonun beyni oluşmamıştır. Öyleyse…  bu mucizelerin detaylarını öğrenmek isterseniz burayı tıklayınız.



Beynin Mucizeleri
beyin hakkında bilgi, beyin hakkında bilgiler, beyin hakkında kitaplar, beyin mucizeleri, beyin mucizesi belgeselleri, beyin mucizesi harun yahya, beyin mucizesi izle, beyin mucizesi youtube

9 Ekim 2014 Perşembe

Mehdi (as)"ın Ordusu


Mehdi (as)’ın ordusu derken akıllara bildiğimiz askeri ordu gelmemelidir.Mehdi (as) sevgi ve aşk insanı olacaktır, onun zamanında bir damla kan akıtılmayacaktır (http://mehdikanakitmaz.com).Mehdi (as)’ın ordusu onun çok değerli talebeleri olacaktır.


Peki, Peygamber Efendimiz (sav)’in bize 1400 yıl öncesinden Hadislerinde bildirdiği Mehdi (as) talebeleri kimlerdir, görünümleri nasıldır, nereden gelecekler ve hangi özelliklere sahip olacaklar, şimdi buna yakından bir göz atalım.



MEHDİ (A.S.)’NİN TALEBELERİ ÇOK KUVVETLİ BİR İMANA SAHİP OLACAKLAR


“Hz. Mehdi (a.s.)’nin yardımcılarının, Allah hakkında zerre kadar şüpheleri olmayacak ve Allah’ı nasıl tanımak gerekirse, o şekilde tanıyacaklar.”


(El-Beyan Fi-Akbarı Hz. Mehdi (a.s.) Ahir Zaman (a.s.), bölüm: 5; Mikyal el-Mekarim, cilt:1, sayfa:65)


Yukardaki hadiste de okuduğumuz üzere Hz. Mehdi (a.s.)’nin talebelerinin imanları çok derindir.


Ahir zamanda Hz. Mehdi (a.s.) dönemi öncesinde insanlar arasında Allah’ı inkar eden felsefeler geniş anlamda hakim olacak. Bu nedenle, gerçek anlamda Allah’a iman eden, Allah’ın sıfatlarını gerektiği gibi tanıyıp Allah’tan korkan kişiler çok az sayıda olacak. Mehdinin talebeleri ise hiçbir şüphe duymadan Allah’a karşı derin bir iman sahibi olacaklar ve bu yönleri ile içinde bulundukları toplumda dikkat çekecekler.


MEHDİ (A.S.)’NİN TALEBELERİ SEÇİLMİŞ KİŞİLER OLACAKLAR


“Hz. Mehdi (a.s.)’nin yardımcıları asil ve eğitimli olacaklar.”


(El-Melahim ve el Fitan, sayfa:205)


Hadiste Hz. Mehdi (a.s.)’nin talebelerinin iyi eğitimli kişilerden oluşacağına dikkat çekilmiştir. Hz. Mehdi (a.s.)’nin talebelerinin yaşadıkları dönemde iyi eğitimli ve asil olmalarının ayırd edici olmasının bir sebebi de, yaşadıkları dönemde insanların asalet, nezaket ve güzel ahlaktan uzaklaşmış olmalarıdır. Bu yönleriyle Hz. Mehdi (a.s.) talebeleri, yaşadıkları toplumda son derece seçkin kişiler olacaklardır.


MEHDİ (A.S.)’NİN TALEBELERİ GENÇLER OLACAK


“Hz. Mehdi (a.s.)’nin yardımcılarının çoğu gençlerden oluşacak. Aralarında az sayıda yaşlı olacak.


(Bihar-ül Envar, Cilt:52, Sayfa:334)


Tarihte birçok peygamberin yardımcıları gençler olmuştur. Allah Yunus Suresi’nin 83. ayetinde şu şekilde bildirmektedir:


“Sonunda Musa’ya kendi kavminin bir zürriyetinden (gençlerinden) başka -Firavun ve önde gelen çevresinin kendilerini belalara çarptırmaları korkusuyla- iman eden olmadı. Çünkü Firavun, gerçekten yeryüzünde büyüklenen bir zorba ve gerçekten ölçüyü taşıranlardandı.” (Yunus Suresi 83. Ayet)


Hadiste Hz. Mehdi (a.s.)’ye de gençlerin yardımcı olacağı bildiriliyor. Ahir zamanda iman etmeyen kişilerin çoğunlukta olması ve Deccalin fitnesinin korkutucu olmasının da vesilesiyle Hz. Mehdi (a.s.)’nin talebelerini çoğunlukla gençler oluşturacak.


MEHDİ (A.S.)’NİN TALEBELERİ, KALU BELA’DA ALLAH’IN KENDİLERİNDEN AHİT ALDIĞI MÜMİNLERDEN OLUŞACAK


Ali bin Ebu Hamza der ki: İmam Ebu Abdullah Cafer-i Sadık aleyhisselam şöyle buyurdu: “Kâim aleyhisselam (Hz. Mehdi (a.s.)) kıyam ettiğinde halkın çoğu onu inkar edecektir. Çünkü o reşit bir genç olarak zuhur edecektir. ONU (HZ. MEHDİ (A.S.)’Yİ), SADECE ZERR ALEMİNDE ALLAH’IN AHİT ALDIĞI MÜMİNLER KABULLENECEKTİR.”


(Şeyh Muhammed b. İbrahim-i Numani, Gaybet-i Numani s. 247)


MEHDİ (A.S.)’NİN TALEBELERİNİN ÜSTÜN ÖZELLİKLERİ


“Onun (Hz. Mehdi (a.s.)) talebelerinin tabiatı ARİ VE KUSURSUZ OLACAKTIR. RİYAKARLIKTAN VE TÜM DİĞER KİRLERDEN ARINMIŞ OLACAKLARDIR.”


(Bihar-ül Envar, cilt 52, Sayfa 35)


“İmam–ı Zaman (Hz. Mehdi (a.s))’ın talebelerinin herşeye Kadir ALLAH’A DAİR ZERRE KADAR ŞÜPHESİ OLMAYACAKTIR VE O’NU O’NUN TANINMASI GEREKTİĞİ GİBİ TANIYACAKLARDIR.” 


(Al -Bayaan Fi Akhbaar – e -Mahdi Aakher al -Zamaan ( a .s.) , Bölüm 5; Mikyaal al-Makaarem, cilt 1, Sayfa 65)


“Onlar (Hz. Mehdi (a.s.)’nin talebeleri) GECELERİ ABİD OLACAKLAR VE GÜN BOYUNCA ASLAN GİBİ GEZİNECEKLERDİR.” 


(Mikyaal al-Makaarem, cilt 1, Sayfa 65)


“İmam-ı Zaman (Hz. Mehdi (a.s.))’ın talebeleri ASLANLARDAN DAHA CESUR VE MIZRAKTAN DAHA KESKİN OLACAKLARDIR.”  (Mikyaal al-Makaarem, cilt 1, Sayfa 65)


“Onların (Hz. Mehdi (a.s.)’nin talebeleri) kalpleri ÇELİKTEN DAHA GÜÇLÜ olacaktır. Onların her biri kırk güçlü adama eşit olacaklardır.”


(Mikyaal al-Makaarem, cilt 1, Sayfa 65)


“İmam-ı Zaman (Hz. Mehdi (a.s.))’ın talebeleri SOYLU, BİLGİLİ OLACAKLARDIR ve DÜNYANIN YÖNETİCİLERİ OLACAKLARDIR.” 


(Al-Malaahem wa al-Fetan, Sayfa 205) 


MehdiHakkında.com sitesi olarak Mehdi (as)’ın ordusu olan talebelerinin bir kaç özelliğini ele aldık. Daha fazla bilgi için BURAYA bakabilirsiniz.



Mehdi (as)"ın Ordusu
mehdi mehdi ordusu ve talebeleri, mehdi ordusu bilgi, mehdi ordusu hakkında, mehdi ordusu nerede, mehdi ordusu özellikleri, mehdi ordusu youtube

İslam"da Bilimin Yeri


İslam’da bilim çok önemli bir yer tutar. Kuran’da; o dönemde henüz bulunmamış, keşif edilmemiş bilimsel çok fazla bilgi verilmiştir.


İnsanlar Kuran’da göklerin, yerin, dağların, yıldızların, bitkilerin, tohumların, hayvanların, gece ile gündüzün meydana gelişinin, kendi doğumunun, yağmurun ve yaratılmış daha birçok varlığın üzerinde düşünmeye ve bu varlıkları incelemeye çağrılmaktadırlar. Bunları inceleyen insan ise tüm varlıklarda Allah’ın yaratış sanatını görecek, böylece kendisini ve tüm evreni yoktan yaratan Rabbimiz’i tanıyabilecektir.


Bu linkten ”Yaratılış bilim değildir, dolayısıyla bilim ile birlikte okutulmaması gerekir” iddiasına cevap” adlı makaleye ulaşabilirsiniz, www.bilimhakkinda .com sitesi olarak tavsiye ederiz mutlaka okuyun.


Evreni ve içindeki tüm varlıkları incelemenin ve Allah’ın yaratış sanatını keşfederek insanlığa açıklamanın yollarından biri ise “bilim”dir. Dolayısıyla İslam dini, bilimi Allah’ın yaratışındaki detaylara ulaşmada bir yol olarak benimser ve bu nedenle bilimi teşvik eder.




Din, bilimsel araştırmalar hakkındaki bilgi toplamayı teşvik ettiği gibi, İslam dininde var olan gerçeklere göre yönlendirilen bilimsel araştırmalar da çok hızlı ve kesin sonuçlar getirir. Çünkü din, evrenin ve canlılığın nasıl var olduğu sorusuna en doğru ve en kesin cevabı vermektedir. Dolayısıyla doğru bir noktadan başlanarak yapılan araştırmalar, evrenin ve canlılığın var oluşuna ait sırları en kısa sürede, en az emek ve enerji harcayarak açığa çıkaracaktır. 20. yüzyılın en büyük bilim adamlarından biri olarak kabul edilen Albert Einstein’ın da söylediği gibi “dinsiz bilim topaldır”, yani dinin yol göstermediği bilim ilerleme gösteremez, kesin sonuçlara ulaşması çok zaman alır ve hatta çoğu zaman sonuç alınması mümkün olmaz.


Bu gerçeği göremeyen materyalist ideolojiye sahip bilim adamları tarafından yönlendirilen bilimsel çalışmaların ise, özellikle son iki yüzyıldır, insanlığa ne kadar vakit kaybettirdiği, bu yolda yapılan çalışmaların büyük bir kısmının heba olduğu ve harcanan trilyonlarca liranın nasıl boşa gittiği gözler önündedir. İslam’ın bilime olan faydasını tam aksine çevirmiştir, bilim hakkında çok yanıltıcı bilgiler ortaya koymuştur.


İşte bu nedenle, insanların kesin olarak bilmeleri gereken bir gerçek vardır: Bilim ancak Allah’ın sonsuz kudretini, evrendeki yaratılış delillerini araştırma amacını benimser ve bu amaç doğrultusunda çalışırsa doğru sonuçlara ulaşabilir. Rotası doğru çizilirse bilim hakkında doğru bilgi edinilmiş olur, yani doğru yönlendirilirse bilimin gerçek amacına en kısa sürede ulaşması sağlanabilir.


İMAN EDEN BİLİM ADAMLARI


Roger Bacon (1220-1292)


“İnancın rahmeti çok büyüktür”


Çağdaşları tarafından “muhteşem doktor” olarak anılan Roger Bacon, deneysel metoda önem vererek, bilimde eski geleneklere son veren ünlü bir İngiliz din ve bilim adamıdır. Allah’ın ışığı insanların görebilmelerini sağlamak için yarattığına inanan Bacon, bu alanda kendi gözlemlerini yapmış, yaşadığı çağda kolay kolay düşünülemeyecek birçok teknik gelişmeyi yüzlerce yıl öncesinden haber vermiştir.


Daha 13. yüzyılda gelecekte olabilecek teknolojik gelişmeleri tahmin edebilen Bacon şöyle demiştir:


“Gelecekte, şimdi ve geçmişte göreceğimiz gibi bilim, inananlar için yararlıdır.”


Antonie von Leeuwenhoek (1632-1723)


Leeuwenhoek, bakteriyi ilk kez keşfeden bilim adamıdır. Gözlüklerini büyüteç gibi kullanarak kumaşları incelemeye başlayan Leeuwenhoek, gördükleri ilgisini çekince diğer büyüteçleri üretmiş ve böylece mikroskobuyla ilk bakteriyi tanımlayan kişi olmuştur.


Bir Yaratıcı olmaksızın, kendi kendine var oluş fikrini çürütme amacı onu çok önemli bilimsel araştırmalar yapmaya yöneltmiştir. Bu amaçla, hayvanlar ve bitkilerin beslenme sistemi, üreme, bitkilerde besin transferi, yine bitkilerin farklı yapı ve bölümleri ile kan hücreleri üzerinde araştırmalar yapmıştır. Kılcal damarlar üzerinde çalışarak kan hücrelerinin geçişini gören ilk bilim adamıdır. Ondan önce kimse kasların liflerden oluştuğunu bilmiyordu.


Gregory Mendel (1822-1884)


mendel Gregory Mendel bezelyeler üzerinde yaptığı çalışmalar sonucunda kalıtım kanunlarını keşfetti. Aynı zamanda bir din adamı olan Mendel’in bu keşfi Darwin’in evrim teorisinin önemli bir çıkmaza girmesine neden oldu.


Mendel kanunları olarak bilinen 3 genetik kanununu bulan ünlü bilim adamı, kalıtımın prensiplerini ortaya koyan kişi olarak tarihe geçmiştir. Mendel’in kalıtım prensipleri, evrim teorisinin geçersizliğini ortaya koyan en önemli bilimsel dayanaklardan biri olmuştur.


Kendi bulduğu kalıtım prensipleri bir yandan evrim teorisini çürütürken, diğer yandan Mendel kişisel olarak da tesadüflerin dünyayı oluşturamayacağına, herşeyi olduğu gibi, dünyayı da Allah’ın yarattığına inanan bir din adamıydı.


SONUÇ:


Bilim hakkında bilgisi olan kişiler objektif bakarlarsa Allah’ın var olduğuna kesin bilgiyle inanırlar. Kuran’a baktığımızda da bilimin desteklendiğini ve teşvik edildiğini görüyoruz. Yani bilim Kuran’ı, Kuran’da bilimi desteklemiştir.


www.bilimhakkinda.com sitemizde bilim hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz.


İslam tarihinde bilimin yeri ile ilgili belgeseli izlemek için bu linke tıklayın.


Kaynak aldığımız site



İslam"da Bilimin Yeri
bilim islam ilişkisi, bilim islam müzesi, bilim makalesi, islam bilim tarihi, islam ve bilim kitap, islam ve bilim slayt, islam ve bilim tartışmaları, islam"da bilim

İslam Hakkında Bilgiler : Kolaylık Dini İslam


İSLAM HAKKINDA.COM olarak İslam hakkında ayetlerden ve hadislerden örnekler vererek sizinle bilgiler paylaşacağız. Bu yazıda ise, İslam’ın kolayca yaşanılır olduğundan bahsedeceğiz.


Allah’ın insanlar için, yaratılışlarına en uygun olarak seçtiği din, İslam dinidir. Allah, İslam dinini insanların yaşayabilmesi için çok kolay kılmıştır. Din ahlakı, insanların üzerindeki tüm külfeti, kısıtlayıcı ve sınırlayıcı, insanlara zorluk getiren ağırlıkları kaldırır. İnsanın sadece sonsuz merhametli, şefkatli, bağışlayıcı, salih kulları için herşeyi hayırla yaratan, tüm gücün sahibi olan Allah’ın kendisi için belirlediği kadere teslim olmasını, herşeyde sadece O’nun rızasını arayarak O’na yönelmesini bildirir.



İslam hakkında bir diğer bilgide; evrendeki her varlığın ve gerçekleşen her olayın sahibi olan Allah’a güvenip dayanmak ve O’nu dost edinmek, bir insanın hayatındaki tüm korkuların, endişelerin, sıkıntıların ve zorlukların da sonu demektir. Kuran ahlakını yaşayan bir insan için dinin getirdiği en önemli kolaylık ve güzelliklerden biri budur. Bunun dışında Allah, tüm emir ve hükümlerini insanların fıtratlarına en uygun şekilde bildirmiştir ve hiçbirinde bir zorluk bulunmamaktadır.


Allah, Kuran’da din ahlakının kolay olduğunu, dinine tabi olanların işlerini kolaylaştıracağını şöyle bildirir:


“Ve seni kolay olan için başarılı kılacağız.” (A’la Suresi, 8)


“… O, sizleri seçmiş ve din konusunda size bir güçlük yüklememiştir, atanız İbrahim’in dini(nde olduğu gibi)…” (Hac Suresi, 78)


Peygamberimiz (sav) de, bu ayetler doğrultusunda “Din kolaylıktır.” (Buhari, Iman: 29; Nesai, İman: 28; Musned, 5:69) diye buyurarak, insanları din ahlakını yaşamaya davet etmiştir.


KOLAYLAŞTIRIN, GÜÇLEŞTİRMEYİN…


İnsanların dinde zorluk olarak gördükleri uygulama veya inançlar ise, dine sonradan müşrikler veya insanları dinden uzaklaştırmak isteyen inkarcılar tarafından eklenmiş ve hak dinin bir parçasıymış gibi insanlara aktarılmıştır. Bazı kimseler de, kendilerini daha takva göstermek için zor olanı yapmanın daha makbul olacağı yanılgısına kapılarak, gösterişe yönelik bir din anlayışını benimsemişlerdir. Oysa, Peygamber Efendimiz yanındaki Müslümanlara her zaman dini “kolaylaştırmayı” emretmiştir. O halde salih Müslümanlar bu emre itaat etmeli ve insanlara kolay olanı zor göstermenin vebalini yüklenmemelidirler. Peygamber Efendimiz (sav)’in bu konu hakkında bir hadisi şöyledir:


“Kolaylaştırın, güçleştirmeyin. Müjdeleyin, nefret ettirmeyin. Birbirinizle iyi geçinin, ihtilafa düşmeyin.” (Hz. Said ibni Ebu Berde r.a.) (Ramuz El-Hadis 2. Cilt, s. 510)


İslam dini, insanın yaratılışına, huzuruna, mutluluğuna en uygun yaşam biçimidir ve Kuran ahlakına uyularak sürdürülen yaşam bir insan için olabilecek en güzel yaşam şeklidir.


KURAN, KOLAY OLANA İLETEN BİR REHBERDİR


Kuran son derece anlaşılır ve herkese hitap eden bir kitaptır. Dolayısıyla insanların ahiret gününde Allah’a dünya hayatında yaptıkları için hesap verirlerken, “Ben bundan habersizdim, bana bildirilmemişti” diyebilecekleri veya mazeret gösterebilecekleri hiçbir konu bulunmamaktadır. Allah, insanları Kuran aracılığı ile, en güzel şekilde uyarmış ve yaşamlarıyla ilgili en önemli konularda bilgilendirmiştir.


Allah yine bir kolaylık olarak, insanların daha kolay kavrayıp anlayabilmeleri için Kuran’da ayetleri çeşitli şekillerde açıklamıştır. Allah Kuran’ın bu üslubunu ayetlerinde şöyle bildirir:


Andolsun, Biz onlara bir Kitap getirdik; iman edecek bir topluluğa bir hidayet ve bir rahmet olmak üzere bir bilgiye dayanarak onu çeşitli biçimlerde açıkladık. (Araf Suresi, 52)


… Bak, iyice kavrayıp-anlamaları için ayetleri nasıl çeşitli biçimlerde açıklıyoruz? (Enam Suresi, 65)


Allah’ın bu hükümlerine rağmen, insanların genel olarak düştükleri önemli hatalardan biri, Kuran’ın her insan tarafından anlaşılır olmadığını düşünmeleridir. Çoğu insan Kuran’ın okunması, anlaşılması ve yaşanabilmesi için uzun yıllar süren bir eğitime ihtiyaç olduğunu zanneder. Bu yargıya varan kişilerin büyük bir kısmı ise bir kez bile Kuran’ı okumamıştır aslında. Veya okumuştur ama anlamayı denememiştir, daha başından ayetleri anlamayacağı yönünde kendini şartlandırmıştır. Halbuki Kuran, Allah’ın ayetlerinde bildirdiği gibi apaçıktır. Samimi olarak Kuran’ı okuyan her insanın kolaylıkla anlayabileceği bir üsluba sahiptir.


Kuran’ın dilinin son derece anlaşılır olması insanlar için çok büyük bir nimettir. Allah insanların Kuran’ı rahatlıkla okuyup anlamaları için kolaylaştırdığını bir ayetinde şöyle bildirir:


Biz bunu (Kuran’ı) senin dilinle kolaylaştırdık, takva sahiplerine müjde vermen ve direnen bir kavmi uyarıp-korkutman için. (Meryem Suresi, 97)


SONUÇ:


Allah, İslam’ı kolay yaşanabilir bir din olarak yaratmıştır ama müşrikler İslam hakkında yanlış bilgiler öne sürerek bambaşka bir dini ortaya koymuşlardır. Bu dinde, gülme yasaklanmıştır, kadınlara övüldüğü halde onlar aşağılamışlardır, müzik-resim-dans engellenmiştir, insanlara mantıkla hareket ettirerek ruhsuz-zevksiz-kalitesiz hale getirilmişlerdir, güzel evler-arabalar haram kılınmıştır, çocuklara-hayvanlara sevgi duyulması yasaklanmıştır.  Kısacası güzel olan, kaliteli olan, insanın fıtratına hoş gelen ne varsa engellenmiştir.


www.islamhakkinda.com sitesi olarak İslam’ın doğru anlaşılması ve bilinmesi için yazılar yazmaya devam edeceğiz. Anasayfaya basarak diğer makalelerimize ulaşabilirsiniz.



İslam Hakkında Bilgiler : Kolaylık Dini İslam
islam kolaylık dinidir, islam kolaylık dinidir hutbe, islam kolaylık dinidir ile ilgili ayetler, islam kolaylıklar dinidir

6 Ekim 2014 Pazartesi

İslam’da Fedakarlık


İslam’da fedakarlık denilince bunu yalnızca bir kaç konuyla sınırlandırmak değil, insanın sahip olduğu maddi, manevi imkanları Allah yolunda, hayır için kullanacağı imkanlar olarak düşünmek gerekir.


İnsanların Allah’ın rızasını kazanmaları ve gerçek anlamda iyiliğe ulaşmalarına vesile olan en önemli ahlak özelliklerinin başında fedakarlık konusu gelir.


Fedakarlıkta esas olan Kişinin vicdanen zorluk ve sıkıntı gibi görünen bir durum karşısında Kendi sahip olduğu, sevdiği, değer verdiği şeylerden, gönülden, içinde hiç bir sıkıntı duymadan feragat edebilmesidir. Bazı zamanlar zahiren zorluk ve sıkıntı gibi görünen olaylarla karşılaşsa dahi fedakarlık yapması gereken şartlarda, gerekli şevk ve azmi ruhunda hissedebilmek, maddi-manevi özveride bulunabilmek Müslümanın Kuran’ da tarif edilen karakteridir.


“Sevdiğiniz şeylerden infak edinceye kadar  asla iyiliğe eremezsiniz…” (Al-i İmran Suresi, 92)


Müslümanların Fedakar Olmalarının Önemi


Fedakarlık müslümanın Allah’ın rızası kazanabileceği, O’na olan sevgisi ve sadakatini göstereceği, “derinlik kazanabileceği” kıymetli bir ibadettir. Ecir vesilesidir. Bu şuur ve vicdanla davranan bir Müslüman “Rabbim Bana ne güzel bir imkan tanıyor” diyerek Allah’ın Kendisine sunduğu imkanları iyi değerlendirir


Fedakarlık Güzel Ahlak Getirir


Fedakar olan bir insan aynı zamanda tevekküllü, teslimiyetli, sabırlı, merhametli, yardımsever, hoşgörülü, ince düşünceli ve şükredici bir ahlakın da sahibidir.


Nefs ise bencillik, egoistlik gibi kötü ahlak özellikleriyle birlikte yaratılmıştır. Eğer Kişi bu fıtratta ise çoğu zaman önceliği Kendisine verecektir; kendi istek ve tutkularını muhafaza etmenin peşinde olacaktır. Sorumluluk almak, fedakarlık yapan taraf olmak yerine kendi menfaatlerini korumanın peşinde olacaktır.


“… Kim nefsinin bencil-tutkularından (ya da cimri tutumundan) korunursa; işte onlar, felah (kurtuluş) bulanlardır.” (Teğabün Suresi, 16)


Aslında bencil olan aynı zamanda büyük bir kayıp içerisindedir. Yüce Rabbimiz’in gücünü,  hem de Rabbimiz’in onların dostu ve velisi olduğunu gereği gibi kavrayamaz ve takdir edemezler.


Fedakar insan ince düşüncelidir. Bir adım öncesinden ileriyi, olayların ikinci, üçüncü safhalarını aklında tasarlar, öngörüşlüdür. Birine yardım edilecekse ilk öne atlayan O olur. Kendini bu yönde geliştirdiği için, karşı taraf dile getirmese dahi, sessiz sedasız tüm detayları fark eder ve en ince ayrıntısına kadar yerine getirir. Bu özellikler, O kişinin aklını ve vicdanını tanıtan önemli bir delildir.


Güzellik yapanlara daha güzeli ve fazlası vardır. Onların yüzlerini ne bir karartı sarar, ne bir zillet, işte onlar cennetin halkıdırlar; orada süresiz kalacaklardır. (Yunus Suresi, 26)


Böylece Allah, dünya ve ahiret sevabının güzelliğini onlara verdi. Allah iyilikte bulunanları sever. (Al-i İmran Suresi, 148)


Fedakar insanların konuşmalarında da aynı asalet görülür. Kötü bir söze güzeliyle karşılık verir, avami hiç bir konuşmanın içerisine girmez, söz kesmez, cahiliye de bilinen ses yükselterek üste çıkmak gibi kötü bir davranış şekline tenezzül etmez.


Böyle insanlar çevrelerinde çok sevgi ve saygı görürler. O kişi takdir edilmeyi hedef edinmez ancak Allah bir güzellik, ikram olarak karşısında ki kişilerde O’na karşı sevgiyle tecelli eder. Kendi rahatı ve konforuna aramadığı için –bu imtihanın sırrıdır- herkes O’na ihtimam eder, ikramda bulunur, gözetir, korur.


Andolsun, sizin için, Allah’ı ve ahiret gününü umanlar ve Allah’ı çokça zikredenler için Allah’ın Resûlü’nde güzel bir örnek vardır. (Ahzab Suresi, 21)


Allah’ın seçkin kullarından Sevgili Peygamberimizin yüksek ahlakı hadis-i şeriflerde şöyle anlatılmaktadır:


Babama Resullullah’ın oturuşunu sordum, şöyle buyurdu: “Allah Resulü ancak zikir üzerine otururlardı. Belli yerleri kendisine tahsis etmediği gibi, böyle yapmaktan insanları da sakındırırdı. Bir meclise vardığında, nerede meclis bitmişse (boş yer var ise) o noktada oturur ve sahabilere de böyle davranmalarını emrederdi. Kendisiyle oturan herkese payını verirdi. Onunla oturan hiç kimse, Resullullah’ın katında kendisinden daha üstünü olduğu kanaatine varmazdı. Kim Resullullah ile oturursa veya bir ihtiyacını Hz. Peygamber’den almak için kendisine giderse, Hz. Peygamber (sav) ona karşı sabreder, o Peygamberi bırakıp gidici olurdu. Kim Hz. Peygamber (sav)’den bir ihtiyacını isterse ya o ihtiyacı yerine getirir veya tatlı söz söyleyerek onu geri gönderirdi. Onun güler yüzü, güzel ahlakı, o insanları zengin kılmıştı.


Ve şüphesiz sen, pek büyük bir ahlak üzerindesin. (Kalem Suresi, 4)


Yezid et-Teymi şöyle anlatıyor: Huzeyfe’nin yanındaydım. Bir kişi Huzeyfe’ye, “Eğer ben Peygamber zamanına yetişseydim onunla beraber savaşır ve büyük bir metanet gösterirdim” dedi. Huzeyfe ona “Sen mi öyle yapacaktın? Allah’a yemin ederim ki, Ahzab günü Hz. Peygamber’le beraberdim. Şiddetli rüzgar ve korkunç bir soğuk vardı. Hz. Peygamber “Bir kişi yok mudur ki, müşriklerden bir haber getirsin de kıyamet günü benimle beraber bulunsun.” Sonra Hz. Peygamber haber getirmem için beni gönderdi. Gidip Kureyş’in durumunu öğrendikten sonra Resullullah’a vardım. Düşmanın yanından döndükten sonra yine eskisi gibi titriyordum. Resullullah’a haberi verdim. Resullullah abasını bana giydirdi. Aba sırtındaydı ve onunla namaz kılıyordu. Ve sabaha kadar Hz. Peygamber’in abası altında uyudum.


Sahabeler de Hz. Muhammed (sav)’in bu üstün fedakarlık anlayışını kendilerine örnek alıp, maddi manevi her konuda üstün bir ahlak sergilemişlerdir. Bu fedakarlık ruhuna dayanan birlik ve beraberlikleri sonucunda büyük bir kuvvet elde etmiş, Allah’ın rahmetiyle inkar edenlere ve müşriklere karşı büyük zaferler kazanmışlardır. Peygamberimiz (sav) döneminde çok küçük bir topluluk olan Müslümanların sayısı giderek büyük bir yükselişle artmış, İslamiyet tüm Arap Yarımadasına yayılmıştır.


Bedeviler, dedi ki: “İman ettik.” De ki: “Siz iman etmediniz; ancak “İslam (Müslüman veya teslim) olduk deyin. İman henüz kalplerinize girmiş değildir. Eğer Allah’a ve Resûlü’ne itaat ederseniz, O, sizin amellerinizden hiçbir şeyi eksiltmez. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.” (Hucurat Suresi, 14)


Sonuç


Allah’ın rahmetini ve cennetini umabilecek kimseler hayatları boyunca her türlü fedakarlığı göze alarak, ihlasla Rabbimiz’in rızasını arayan, rahmani bir yarış içerisine girenler olacaktır.


“Rabbiniz’den olan bir mağfirete ve cennete kavuşmak için) ‘çaba gösterip-yarışın…” (Hadid Suresi, 21)


Kuran ahlakını ve vicdani sorumluluklarını bilerek, dünya hayatında bu gerçekleri gözardı eden bir insan, ahirette telafisi mümkün olmayan büyük bir pişmanlık yaşayabileceğini unutmamalıdır. Hayatlarını bencilce tutkularının peşinden giderek tüketen kimseler, ahiret ile karşılaştıklarında dünyaya bir kez daha geri dönüp mallarıyla ve canlarıyla Allah için fedakarlıkta bulunmak isteyecek; kazanç sanarak fedakarlıktan kaçındıkları, yığıp biriktirdikleri herşeyi cehennem azabından kurtulabilmek için fidye vermek isteyeceklerdir:


Gerçek şu ki, inkar edenler, yeryüzünde olanların tümü ve bununla birlikte bir katı daha onların olsa, bununla da kıyamet gününün azabından (kurtulmak için) fidye vermeye kalkışsalar, yine onlardan kabul edilmez. Onlar için acı bir azap vardır. (Maide Suresi, 36)


Dünyada cennet ahlakını yaşamadığı takdirde, kişi ahirette karşısına yalnızca sonsuz azaplarla dolu cehennemin çıkmasından korkmalıdır. Halbuki böyle bir sondan kurtulup, cennet nimetlerini kazanabilmek son derece kolaydır. Kuran’da bunun kolaylığı ve Rabbimiz’in kulları için en güzel olanı istediği “… Allah size güçlük çıkarmak istemez, ama sizi temizlemek ve üzerinizdeki nimeti tamamlamak ister. Umulur ki şükredersiniz.” (Maide Suresi, 6) ayetiyle bildirilmiştir.


Yaşamlarının her anını Allah’ın rızasını kazanmak için geçiren müminler dünyada ve ahirette güzel bir hayatı, Allah’ın sevgisi, dostluğu ve yardımını ümit ederler. Allah Kuran’da “bütün hayırların” bu kimseler için olduğunu bildirmiş ve onları içinde süresiz kalacakları cennetlerle müjdelemiştir:


Ama ve onunla birlikte olan müminler, mallarıyla ve canlarıyla cihad ettiler; işte bütün hayırlar onlarındır ve kurtuluşa erenler onlardır. Allah onlar için, süresiz kalacakları, altından ırmaklar akan cennetler hazırladı. İşte büyük ‘kurtuluş ve mutluluk’ budur. (Tevbe Suresi, 88-89)


İslam Dini Hakkında Bilgiler, İslam Dini ve Bilim, İslam’da Tevbe, İslam’da Kadın, İslam’da Zorlama Yoktur, İslam’da Kader: Kadere İmanın Önemi, yazılarını http://islamhakkinda.net/ sitemizde okuyabilirsiniz.



İslam’da Fedakarlık
islam fedakarlık örnekleri, islamda evlilikte fedakarlık, islamda fedakarlık nedir, islamda fedakarlık örnekleri

Hz. Mehdi (as) Hakkında Bilgiler


Bu yazıda ahir zaman şahışlarından Mehdi hakkında Peygamberimiz (sav) ‘in bildirdiklerini size aktaracağız. Mehdi ne zaman gelecek, sorusuna hadislerde belirtilen olaylarla beraber açıklayacağız. Bu alametlere geçmeden önce ahir zamanla ilgili biraz bilgi vermek istiyoruz.


AHİR ZAMAN HAKKINDA BİLGİLER        


Peygamber Efendimiz (sav)’in hadislerinde kıyamete yakın bir zamanda yaşanacak olan ahir zaman hakkında çok detaylı bilgiler ve işaretler yer almaktadır. Peygamberimiz (sav)’in verdiği bilgilere göre, bu dönemde -birbiri ardınca olmak üzere- pek çok önemli olay gerçekleşecektir. Bu olaylarla Mehdi’nin geleceği zamanla ilgili de bilgi edinmiş oluyoruz.


Mehdi’nin zuhuru öncesi dönem hakkında yani ahir zamanın ilk devresinde dünyada büyük bir bozulma ve karmaşa hüküm sürecek, ikinci aşamada ise gerçek din ahlakının yaşanmasıyla birlikte yeryüzünde barış ve huzur hakim olacaktır.



Hz. Mehdi, ahir zamanda gönderileceği Peygamber Efendimiz (sav) tarafından müjdelenmiş, Müslümanları zulüm ve sıkıntı ortamından kurtaracak, yeryüzündeki fitneleri ortadan kaldıracak, tüm dünyaya barış, adalet, bolluk, huzur, mutluluk ve refah getirecek kutlu bir şahıstır. Peygamberimiz (sav)’den aktarılan sahih rivayetlere göre Hz. Mehdi, çeşitli hurafelerle, batıl inanç ve uygulamalarla aslından uzaklaştırılmış olan dini özüne döndürecek, Hz. İsa ile buluşacak, Allah’ın izniyle yegane hak din olan İslam ahlakının yeryüzüne hakim olmasına vesile olacaktır.


kutubu sitte 300x192 Yukarıdaki resim http://www.kutubisittedemehdiveisa.com isimli internet sitesinden bir resimdir. Önemli İslam alimlerinden aktarılmış hadis kaynakları bulunmaktadır


Bu haber iman edenlerin şevk ve heyecanını arttıran çok büyük bir müjdedir. Peygamber Efendimiz (sav)’in hadisleriyle beraber, İslam alimleri de, yaşadıkları dönemlerden günümüze kadar ulaşmış el yazması eserleriyle, o zamandan bugüne, bu büyük müjdenin şevk ve heyecanını taşımışlar; inananlar için bu konunun canlı tutulmasına ve takibine vesile olmuşlardır. İşte içinde bulunduğumuz bu dönemde ortaya çıkan alametler bize, Hz. Mehdi’nin çıkışının zamanını ve ne denli yakın olduğunu göstermektedir.


MEHDİ’NİN ÇIKIŞ ALAMETLERİ NELERDİR?


Hadislerin, içinde bulunduğumuz dönemin ortam ve şartlarını açıkça tarif ettiklerini ve çok yakın geçmişte arka arkaya gerçekleşen bazı kritik olayları mucizevi bir biçimde haber verdiklerini göreceğiz.


Hz. Mehdi’nin çıkışı hakkında, gerekse kıyamet alametleri ile ilgili hadislerin art arda gerçekleşmeleri belirli bir döneme işaret etmektedir. Ve tüm alametlerin Hicri 14. yüzyıl başından (1979-1980) itibaren sırayla ortaya çıkmaları, içinde bulunduğumuz dönemin Hz. Mehdi’nin yeryüzünde bulunuş yılları olduğunu çok net bir şekilde ortaya koymaktadır. (En doğrusunu Allah bilir)


Şimdi hadislerde bildirilen Hz. Mehdi’nin ne zaman çıkacağı ile ilgili bir kaç alameti ana maddeler halinde inceleyelim.


  1. MEHDİ’NİN ÇIKIŞ ALAMETLERİNİN ARKA ARKAYA MEYDANA GELMESİ

  2. FİTNELERİN ÇOĞALMASI

  3. MEHDİ’NİN ÇIKIŞINDAN ÖNCE YAYGIN KATLİAMLAR MEYDANA GELMESİ

  4. DÜNYANIN HER YERİNİ KARIŞIKLIK VE KARGAŞANIN KAPLAMASI

  5. KADINLAR VE ÇOCUKLARIN DAHİ KATLEDİLDİĞİ FİTNELERİN YAŞANMASI

  6. MEHDİ YOLLARIN KESİLDİĞİ BİR DÖNEMDE ÇIKACAKTIR

  7. MÜSLÜMANLARA BASKININ ARTMASI

  8. MESCİD VE CAMİLERİN YIKILMASI

  9. HARAMLARIN HELAL SAYILMASI

  10. ALLAH’IN AÇIKÇA İNKAR EDİLMESİ (Allah’ı tenzih ederiz.)

  11. İRAN-IRAK SAVAŞI

  12. AFGANİSTAN’IN İŞGALİ

  13. ÇÖLDE BATAN ORDU HZ. MEHDİ’NİN ÇIKIŞ ALAMETLERİNDENDİR

  14. FIRAT’IN SUYUNUN KESİLMESİ

  15. RAMAZAN’DA AY VE GÜNEŞ TUTULMALARI

  16. KUYRUKLU YILDIZIN DOĞMASI

  17. KABE BASKINI VE KABE’DE KAN AKITILMASI

  18. DOĞU TARAFINDAN BİR ATEŞİN GÖRÜLMESİ

  19. SAHTE PEYGAMBERLERİN ÇOĞALMASI

  20. DİNİN ŞAHSİ ÇIKARLAR İÇİN KULLANILMASI

  21. BÜYÜK VE HAYRET VERİCİ ŞEYLERİN MEYDANA GELMESİ

  22. GÜNEŞTEN BİR ALAMETİN BELİRMESİ

  23. BÜYÜK ŞEHİRLERİN YOK OLMASI

  24. DEPREMLERİN ÇOĞALMASI

SONUÇ:


www.mehdihakkinda.com isimli internet adresimizde Hz. Mehdi’nin ne zaman geleceği hakkında ana maddeler olarak bilgiler vermeye çalıştık. Bir sonraki makalede hadisleri günümüzde yaşanan olaylarla göstereceğiz. Yazımızın kaynağına bu linkten ulaşabilirsiniz.


Mehdi’nin geleceği zamanla ilgili alametleri video olarak izlemek isterseniz;


Azerbaycan’ın işgali alameti için tıklayın;


İran-Irak Savaşı alameti için tıklayın; 


Tozlu dumanlı bir fitne görülmesi alameti için tıklayın; 


Afganistan’ın işgali alameti için tıklayın.



Hz. Mehdi (as) Hakkında Bilgiler
mehdi alametleri 2013, mehdi alametleri 2014, mehdi alametleri nelerdir, mehdi hakkında, mehdi hakkında ayetler, mehdi hakkında bilgi, mehdi hakkındaki hadisler

Hz. Mehdi (as) Ne Zaman Gelecek?


Hz. Mehdi (as) ne zaman gelecek sorusu yüzyıllardır insanların cevap aradığı bir sorudur.  İslam dünyasında, özellikle içinde yaşadığımız dönemde daha da artmış bulunan, Müslümanların yaşadıkları sıkıntılara, dünyaya hakim olan dinden ve vicdandan uzak sistemlerin, haksız ve adaletsiz uygulamaların, devam eden ve neredeyse her yıl bir yenisi eklenen savaşların, çatışmaların Hz. Mehdi ile  sona ereceği beklentisi insanları bu sorunun, Hz. Mehdi (as) ne zaman gelecek sorusunun cevabını aramaya yönlendirmiştir.


Mehdi kimdir?


Mehdi ne zaman gelecek sorusundan önce Mehdi kimdir buna bakalım isterseniz biraz. Hz. Mehdi, Peygamberimiz Hz. Muhammed (as.)’ın  kızı Fatma’nın neslinden torunudur, seyyiddir. Konuyla ilgili hadislerden ikisi şu şekildedir:


Hz. Ali’nin (r.a.) rivayetine göre Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: 

Kıyametin kopması için zaman da sadece bir günden başka vakit kalmamış da olsa Allah (c.c.) benim Ehl-i Beytimden bir zatı (Mehdi’yi gönderecek.)

Sünen-i Ebu Davud, 5/92


Said b. el Müseyyeb (r.a.) dan, Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurdu: 

Mehdi, kızım Fatima’nın neslindendir.

Sünen-i Ibn Mace, 10/348


Kapsamlı bilgi için burayı tıklayabilirsiniz.


Ayrıca Peygamberimiz Hz. Muhammed (as.), Hz Mehdi hakkında çok kapsamlı bilgiler vermiş, ve detaylı tarifler yapmıştır. Mesela Mehdi’nin fiziksel görünümü nasıldır merak ediyorsanız, bununla ilgili hadisleri (peygamberimizin anlatımlarını) okuduğunuzda adeta Hz. Mehdi’yi görüyormuş gibi gözünüzde canlandırabilirsiniz.


Mehdi’nin Geliş Alametleri


Mehdi’nin geleceği zamanı araştırdığımızda yine Peygamberimizin hadislerinde anlattığı Mehdi’nin geliş alametleriyle karşılaşırız. Bu alametler de oldukça kapsamlı şekilde belirtilmiştir ve şu an yaşadığımız yüzyılda peş peşe, üstelik tam anlatıldığı şekilde gerçekleşmektedir. Aslında bakıldığı zaman çok heyecan verici bir durumdur bu, 1400 yıl önce bugün yaşadığımız dönemin, karşılaştığımız olayların bire bir anlatılmış olması sıra dışı bir durumdur ve Peygamberimizin Allah’tan  aldığı vahiyle ve Allah’ın ilhamıyla her söylediğinin kesinlikle doğru olduğunun da bir ispatı niteliğindedir.


Mehdi Dönemi


Peki Mehdi’nin hakim olduğu dönem nasıl olacak? Mehdi devrinde, şimdiye kadar dünyada hiç yaşanmamış mükemmel bir hayat yaşanacak. Birkaç detay vermek gerekirse


Savaşlar bitecek, dünyadan silahlar tamamen temizlenecek hatta silah ve savaş makineleri eritilerek ev eşyası vb. insanlığa faydalı yerlerde kullanılacak.


Her çeşit ürün, mal bolluğu ve büyük bir zenginlik yaşanacak. Dünyanın hiç bir yerinde fakir, ihtiyaç içinde tek bir insan bile kalmayacak.


Teknolojik gelişmeler en üst seviyeye çıkacak. Dolayısıyla bugün çaresi tedavisi olmayan bir çok hastalık tedavi edilebilir olacak, iletişimde, sanayi teknolojisinde, ulaşımda çok büyük gelişmeler yaşanacak.


Sanata çok büyük önem verilecek. Müzik, tiyatro, resim, sinema vb. tüm dallarda birbirinden harika ve kaliteli eserler ortaya konacak.
Detaylı bilgi ve kaynak için burayı tıklayınız.  


Mehdi’nin Gerçekleşen Geliş Alametleri


Yukarıda anlattığımız dönemi hayal etmek bile çok güzel öyle değil mi? Bir güzel haber daha verelim öyleyse o günler çok yakın, bunu Peygamberimiz’in tek tek anlattığı ahir zaman alametleri ve Mehdi’nin geliş alametlerinin günümüzde gözlerimizin önünde gerçekleşiyor olmasından anlıyoruz.


Burada sadece bir kısmını sayabileceğimiz ve hepsi peş peşe gerçekleşen bu alametler kesinlikle ahir zamanda yaşadığımıza ve Hz. Mehdi (a.s.)’ın şu an yaşıyor olduğuna inanmamız için yeterlidir.


İran-Irak savaşı

Afganistan’ın işgali

Fırat’ın suyunun kesilmesi

1979 Yılında istanbul’da meydana gelen gemi infilakı

Tozlu dumanlı bir fitne (11 Eylul) saldırıları

“İki Dişli” kuyruklu yıldızın belirmesi (LULİN)

Kuş ve Domuz Gribi

Bağdat’ın alevlerle yok edilmesi

Irak ordusunun çölde kaybolması

Işid…


Sonuç;


MehdiHakkında.COM olarak bu yazımızda tüm dünyaya, sevgiyi, barışı, kardeşliği, zenginliği, kaliteyi, estetiği getirecek olan güzeller güzeli, çok üstün ahlaklı, peygamberimizin torunu Mehdi (as)’dan çok kısaca bahsedebildik. Bu harika insanın, Hz. Mehdi’nin gerçekleşen geliş alametlerinin tamamı için burayı tıklayınız.



Hz. Mehdi (as) Ne Zaman Gelecek?
hazreti mehdi, hazreti mehdi en son bilgiler, mehdi, mehdi ne zaman gelecek 2014, mehdi ne zaman gelecek belgesel, mehdi ne zaman gelecek harun yahya, mehdi ne zaman gelecek video

IŞİD ve Hz.Mehdi (as)


Ahirzaman da yaşıyoruz ve Peygamberimiz (Sav) Ortadoğu’da Müslümanların mallarını ve canlarını tehdit eden bir fitnenin çıkacağını bize haber vermiştir:



(Müslümanların) Kanları helal sayılacak. (Müslümanların) hem kanları hem malları (ganimet gibi) helal sayılacak. …Denizde dalganın çalkantı yaptığı gibi dünyayı çalkalayacaklar. Hiçbir insan sığınak yer bulamayacak. (Bu fitne) Şam’da (Suriyede başlayıp) dolaşacak. Irak’ın tümünü kaplayacak(lar). Arap Yarımadası’nın hepsine eliyle ayağıyla darbeyi vuracak. Dericilerin deriyi çektikleri gibi bütün Ümmet darbe yiyecek, bela gelecek. Bir insan bu fitneye dur diyecek güç bulamayacak. Bir tarafta duracak o tarafı hallettik dediklerinde diğer tarafta başka bir (fitne) patlak vericek. (Nuaym b. Hammad)


Peygamberimiz(sav)ın Siyah Bayraklılar Olarak Bildirdiği IŞİD Çok Kan Akıtacaktır


Horasan’dan siyah bayraklarla çıkan IŞİD Hz. Mehdi (as)’ın çıkış alametidir. Aşağıda IŞİD ile ilgili Peygamberimiz(sav)ın hadisleri bulunuyor:


(Naim b. Hammad) Saib b. Müseyyeb’den tahric etti. O şöyle dedi. Resullulah (s.a.v.) buyurdu: “DOĞUDAN BENİ ABBAS’A AİT SİYAH BAYRAKLAR ÇIKAR, onlar bir süre devam ettikten sonraa, YİNE DOĞUDAN BU KEZ KÜÇÜK SİYAH BAYRAKLAR ÇIKAR v…” (İmam-ı Suyûtî, 7.11)


SURİYELİLERİN KARŞILIKLI ANLAŞMAZLIKLARI, Horasan’dan siyah bayrakların çıkması …” (Bihârü’l-Envâr, 14)


BENİ ABBAS’A AİT (IRAK) SİYAH BAYRAKLAR çıkar … (Nuaym bin Hammad, Kitab al-fiten)


(Siyah Bayraklılar) FIRAT KIYILARINDAKİ ŞEHİRLERİNDE, KARADA VE DENİZDE ONLARI (KENDİLERİNE KARŞI GELENLERİ) ÖLDÜRECEKLERDİR. (Gaybet-i Numani, sf. 327)


 ONLAR SÜRATLE HAREKET EDECEKLER. (Gaybet-i Numani, sf. 327)


… Kufe’yi ve Basra’yı BİR GECEDE ELİNE GEÇİRECEK… (Kitab El Haft El Şerif, s.174)


Kendilerine bu verilmediğinde savaşarak zafer kazanacak ve İSTEDİKLERİ KENDİLERİNE TAKDİM EDİLECEKTİR. (Meclisî, Bihârü’l-Envâr, c.51, s.87)


Onun (siyah bayraklıların kumandanı) ASKERLERİNİN SAÇLARI VE BIYIKLARI ÇOK UZUN OLACAK, ELBİSELERİ SİYAHTIR ve ONLAR KARA BAYRAKLARIN ADAMIDIRLAR.  (Gaybeti Numani, sf. 303)


… ONLARI (kendilerine karşı gelenleri) HİÇBİR FARK GÖZETMEKSİZİN TOPLUCA ÖLDÜRECEKLERDİR. (Gaybeti Numani, sf. 303)


Horasan’dan çıkan SİYAH BAYRAKLILAR KÜFE’YE İNER... (Celâleddin Suyuti’nin Tasnifinden Hadisler, Ahir Zamân Mehdisinin Alametleri, s.61, hadis no: 7.12)


… SİYAH BAYRAKLILAR ÇIKAR VE İLYA’YA (KUDÜS’E) BAYRAKLARINI DİKENE KADAR, onları kimse durduramaz. (Celâleddin Suyuti’nin Tasnifinden Hadisler, Ahir Zamân Mehdisinin Alametleri, s.61, hadis no: 7.3)


BÜYÜK BİR SAVAŞ OLUR. NETİCEDE SİYAH BAYRAKLILAR GALİP GELİR. SÜFYANİ KUVVETLERİ KAÇAR. İŞTE O ZAMAN İNSANLAR MEHDİ’Yİ TEMENNİ EDERLER VE ARARLAR. (Celâleddin Suyuti’nin Tasnifinden Hadisler, Ahir Zamân Mehdisinin Alametleri, s.61, hadis no: 7.26)


Ve IŞİD Hz Mehdi (As)’A Biat Edecek, Hz Mehdi as’ın vesilesiyle kan akıtmayı bırakacak ve Kuran ahlakına dönecektir


IŞİD’I yalnızca ama yalnızca Hz. Mehdi (as) durdurabilir. Çünkü onlara gerçek İslam’ı anlatacak ve düştükleri yanlış inanışlardan (Kuran ile mutabık olanları tenzih ederiz) onları kurtaracaktır. IŞİD Hz. Mehdi(as)ın itaatine girecek ve akan kan duracaktır.


… ve MEHDİ’NİN İTAATINA GİRERLER. (İmam-ı Suyûtî)


… EHL-İ BEYT’İMDEN (BENİM SOYUMDAN) OLAN MEHDİ (AS)’A VERECEKLERDİR (Meclisî, Bihârü’l-envâr, c.51, s.87)


(Mehdi’nin) Adaleti o denli olur ki, UYKUDA OLAN BİR KİMSE DAHİ UYANDIRILMAZ VE BİR DAMLA KAN BİLE AKITILMAZ. (Meclisî, Bihârü’l-envâr, c.51, s.87)


HARP (ERBABI) AĞIRLIKLARINI (YANİ SİLAH VE SAİREYİ) BIRAKIR. HİÇBİR KİMSE ARASINDA BİR DÜŞMANLIK KALMAYACAKTIR. VE BÜTÜN DÜŞMANLIKLAR, BOĞUŞMALAR, HASETLEŞMELER MUHAKKAK KAYBOLUP GİDECEKTİR. (İmam Şarani, Ölüm-Kıyamet-Ahiret Ve Ahir Zaman Alametleri, s. 496)


Hz Mehdi (As) Döneminde Bir Damla Kan Dahi Akıtılmaz


İnsanlar, balarılarının beyleri etrafından toplanması gibi, Hz. Mehdi (as)’ın çevresinde toplanırlar. DAHA ÖNCE ZULÜMLE DOLU OLAN DÜNYAYI, HZ. MEHDİ (AS) ADALETLE DOLDURUR. (http://www.ahirzaman.net/mehdi_ahirzaman07.html#80) (HZ. MEHDİ (AS)’IN) ADALETİ O DENLİ OLUR Kİ, UYKUDA OLAN BİR KİMSE DAHİ UYANDIRILMAZ VE BİR DAMLA KAN BİLE AKITILMAZ(http://mehdikanakitmaz.com/). DÜNYA, ADETA ASR-I SAADET DEVRİNE GERİ DÖNER. (El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 29)


MehdiHakkında.com olarak, Hz. Mehdi (as) ne zaman zuhur edecek diye düşünenlere bizim tavsiyemiz çok dua etmeleridir.. Bir sonraki paylaşımımızda görüşmek üzere. ..Sağlıcakla kalın…



IŞİD ve Hz.Mehdi (as)
ışid mehdi alameti, işid mehdi ordusu, ışid mehdi"nin ordusu, ışid mehdi"nin ordusu mu

Kalp Kasındaki Mucizevi Yaratılış


Kalp insan vücudunda önemli organ görevini yüklenmektedir. Eğer insan kalbi gerektiği gibi çalışmazsa, insan yaşamı için olumsuz sonuçlar görmek mümkündür.  Makalemizde kalp kasındaki mucizevi yaratılıştan bahsedeceğiz. Öncelikle insan kalbi hakkında kısaca bilgi verebiliriz.




KALP


İlk kalp hücresi 22 günlük ceninde oluşmaya başlar ve insanın tüm hayatı boyunca hiç durmandan, yorulmadan, dakikada ortalama 70 kere, bir yılda yaklaşık 40 milyon kere, ortalama bir ömürde ise 2 trilyon kere atar.


Kalp insan hayatı boyunca ortalama 227 milyon litre kan pompalar, bu miktar günde 10 tonluk tankeri, bir ömür boyunca ise tam kapasiteli 100 yüzme havuzunu doldurabilir.


KALP KASINDAKİ MUCİZEVİ YARATILIŞ


İnsan vücudu sürekli faaliyet halindedir; yürür, koşar, spor yapar, temizlik yapar, yemek yer.. İşte tüm bu faaliyetler fiziksel olarak yorgunluğa neden olur ve bu yorgunluğun giderilmesi için de dinlenmek veya hareketsiz kalmak gerekir.


Ancak vücudumuzda oturduğumuzda, hareket ederken hatta uyurken bile durmayan bir kas vardır. Bu; hiç durmayan, yorulmayan, sürekli atan kalp kasıdır.


Kalp kasları dakikada 70, günde 100 bin, yılda 40 milyon kez atmasına rağmen hiç yorulmaz. Kalp kası ortalama bir ömür boyunca yaklaşık 2 milyardan daha fazla kan pompalar. Örneğin koşarken ise kalp çalışma hızını arttırır ve saatte 2270 litre kan pompalar.


Kalbin sol tarafından temiz kan tüm vücuda ulaştırılması ve kanın yüksek basınçla pompalanması gerekir. Bu yüzden sol taraftaki kalp kasları daha kalındır. Vücutta kanın en küçük kılcal damarlara kadar ulaşması için pompalama işlemi çok güçlü olması gerekir. Bu yüksek basınçta gerçekleşen pompalama işlemi için kalp kaslarının gerçekten çok sağlam ve kalın kaslardan oluşması gerekir.


Peki vücudu yoran hareketler yapılırken kalp kaslarımız yorulsa ne olurdu? O zaman o hareketlerin hiç biri yapılamaz, daha hareketlere başlar başlamaz yığılıp kalırdık.


Ayrıca yorulan kalp kaslarımız daha çok oksijene ihtiyaç duyar ve kalp de bu oksijeni sağlamak için atışını dakikada 70’den 180’e çıkarır ve dokulara pompaladığı kanı 5 katına çıkarabilir.


Kalp kasımız yorulmadığı gibi vücuttaki diğer kaslar yorucu hareketler yaptığında kendisi daha da hızlanarak diğer kaslara destek verir.


SONUÇ


Mucize HAKKINDA.com isimli sitemizdeki bu makalemizde vücudumuz en önemli organlarından olan kalbimizdeki kaslardan bahsettik. Kalpteki kaslara yorulmama, durmama özelliği veren Rabbimiz çok yücedir ve kalpteki kasların güçlü kaslardan oluşması da Rabbimiz’in sonsuz şefkatinin örneğidir.


Vücudumuzdaki diğer mucizelerle ilgili bilgi almak için burayı tıklayabilirsiniz.



Kalp Kasındaki Mucizevi Yaratılış
kalp hakkında bilgi kısa, kalp hakkında bilgi vikipedi, kalp hakkında bilinmeyenler, kalp hakkında ilginç bilgiler, kalp ile ilgili bilgiler vikipedi, kalp kası ağrısı, kalp kasılması

Evrim Teorisi ve Geçersizliği


Evrim Teorisi,yeryüzündeki canlılığın tesadüfler sonucunda, doğal şartlarla kendiliğinden meydana geldiğini savunur. Bu teori bilimsel bir kanun, ispatlanmış bir gerçek değildir. Ancak bilimsellik kisvesi altında toplumlara empoze edilmeye çalışılan materyalist bir dünya görüşüdür.


Evrim teorisi, dünya üzerinde yaygın bir kitleyi etkisi altına almış yanlış bir felsefenin altyapısını oluşturur.


Bu felsefe, sadece maddenin varlığını kabul eden, insanı bir “madde yığını” olarak gören, insanın gelişmiş bir hayvan türü olarak ortaya çıktığını ve doğadaki tek geçerli kanunun “çatışma” olduğunu varsayan bir öğretidir.


EVRIM TEORİSİ BİLİMSEL VE GEÇERLİ BİR TEORİ DEĞİLDİR, NEDEN?


19. yüzyılın ilkel bilim anlayışıyla hayali bir varsayım olarak öne sürülen evrim teorisi bugüne kadar hiçbir bilimsel bulgu veya deney tarafından doğrulanamamıştır. Aksine, teorinin iddialarını doğrulamak için başvurulan tüm yöntemler böyle bir teorinin geçersizliğini kanıtlamıştır.


Bugün biyoloji, paleontoloji, genetik, biyokimya, mikrobiyoloji gibi bilim dalları, canlılığın hiçbir şekilde tesadüfler ve doğa şartları sonucunda kendiliğinden meydana gelemeyeceğini kanıtlamıştır. Canlı hücresi mesela, bilim dünyasının ortak kanaatiyle, insanoğlunun bugüne kadar karşılaştığı en kompleks yapı ünvanını korumaktadır. Modern bilim, tek bir canlı hücresinin dahi büyük bir şehirden çok daha kompleks bir yapıya ve içiçe geçmiş  olağanüstü sistemlere sahip olduğunu ortaya koymuştur. Böyle kompleks bir yapı, ancak bütün parçaları aynı anda ve eksiksiz olarak ortaya çıktığında işlev görebilir. Yoksa hiçbir işe yaramaz, zaman içinde dağılır, parçalanır ve yok olur. Evrim teorisinin iddia ettiği gibi milyonlarca sene diğer parçalarının “tesadüflerle” oluşmasını bekleyemez. Dolayısıyla sadece tek bir hücrenin kompleks yaratılışı bile, Yaratan’ın canlılığı yoktan varettiğini açıkça gösterir.


Uzun yıllar evrim teorisine inanan Nobel ödüllü bilim adamı Francis Crick DNA’yı keşfettikten sonra, yaşamın kaynağının rastlantı ve tesadüfler olamayacağını şöyle itiraf etmek zorunda kalmış:


‘Bugünkü mevcut bilgilerin ışığında dürüst bir adam ancak şunu söyleyebilir: Bir anlamda hayatın kökeni mucizevi bir şekilde ortaya çıkmıştır.’ (Francis Crick, Life Itself: It’s Origin and Nature, New York, Simon & Schuster, 1981, s. 88)


EVRİM TEORİSİNİ YIKAN GERÇEKLERDEN BİRİ: PROTEİN


  • Proteinleri enzimler oluşturur. Ancak enzimlerin kendileri de proteindir. Yani bir proteinin oluşması için proteinlerin önceden var olması gereklidir.

  • Tek bir proteinin oluşması için 60 farklı enzimin aynı anda var olması gerekir. Bu enzimleri de DNA üretir. Ancak DNA’nın kopyalanması için de protein gereklidir. Yani proteinin oluşması için DNA’nın zaten var olması gerekir.

  • Canlılığın oluşması için DNA ve proteinlerin aynı anda, birarada bulunmaları şarttır. BİRİ DİĞERİNDEN ÖNCE OLUŞAMAZ.

  • Protein oluşumu için hücrenin tüm organelleriyle tam olarak var olması gerekir. Proteinler ancak hücre içindeki belirli ısı ve ph derecesinde sentezlenebilirler. Yani hücreyi oluşturan proteinlerin oluşması için hücrenin tüm özellikleriyle zaten var olması gerekir.

  • Ortalama bir protein molekülünün tesadüflerle ortaya çıkma ihtimali 10 üzeri 950’de 1’dir. Bu sayı pratikte “0 ihtimal” anlamına gelir.

SAYISIZ FOSİLLER EVRİM TEORİSİNİ REDDEDİYOR


Evrim teorisine göre bütün canlılar birbirlerinden türemişlerdir. Önceden var olan bir canlı türü, zamanla bir diğerine dönüşmüş ve bütün türler bu şekilde ortaya çıkmışlardır. Teoriye göre bu dönüşüm yüzmilyonlarca senelik uzun bir zaman dilimini kapsamış ve kademe kademe ilerlemiştir.


Bu durumda, iddia edilen uzun dönüşüm süreci içinde sayısız ara türlerin oluşmuş ve yaşamış olmaları gerekir.


Fakat bu böyle değildir. Fosiller, evrimin hiçbir zaman yaşanmadığının ispatıdır. Fosil kayıtlarının ortaya koyduğu gibi, canlılar sahip oldukları tüm özelliklerle bir anda var olmuşlar ve soyları devam ettiği müddetçe en küçük bir değişiklik geçirmemişlerdir. Balıklar hep balık, böcekler hep böcek, sürüngenler hep sürüngen olarak var olmuştur. Türlerin aşama aşama oluştuğu iddiasının bilimsel hiçbir geçerliliği yoktur.


EvrimHakkında.COM isimli sitemizde yayınladığımız bu makalede evrimin ne olduğunu ve neden geçerli bir teori olmadığını ele aldık. Bu konuyla ilgili daha detaylı bilgi edinmek istiyorsanız TIKLAYABİLİRSİNİZ 



Evrim Teorisi ve Geçersizliği
evrim neden teori, evrim teorisi belgesel, evrim teorisi neden çöktü, evrim teorisi neden kanun değil, evrim teorisi neden teori, evrim teorisi nedir, evrim teorisi ve islam